MİNECRAFT Hihayesi

Peki Bu HeroBrine Kim ? Oyunda olduğu iddia edilen, ama açık ve net bir şekilde olmayan, korkunç ve Notch'un ölmüş kardeşi denilen bir karakter. Bölüm 1 Steve salı günü evinde yumuşak yatağında yatarak kitap okuyordu. Kitabı bir hikaye kitabıydı ismi Minecraft Efsanesi'ydi. Minecraft adında bir dünya olduğunu iddia eden bir hayal kitabıydı. Steve gerçekten böyle bir yer olduğunu düşünüyordu. Minecraft kitabının oyununu hayal oyunlarıyla ilgilenen bir firma değil strateji ile ilgilenen bir firma çıkarmıştı. Steve sürekli o oyunu oynuyordu. Amerika'nın Detroit şehrinde yaşayan Steve zengin ve para harcamayı seven birisiydi ve son zamanlarda canı çok sıkılıyordu. İyi bir ada tatili güzel olur diye düşündü ve kız arkadaşını arayıp yarın için helikopter hazırlatmasını söyledi. Steve geceyi sıkıntıyla geçirdi. Sonunda sabah olmuştu beklediği an geldi. Çok heyecanlı bir şekilde dişlerini fırçalıyordu. Kıyafetlerini dolabından hızlı bir şekilde seçerek aldı. Heyecandan sadece bir kıyafet almıştı. Nasıl olur da böyle bir şeyi unutabilirdi ? Kız arkadaşı Steve'i aradı ve helikopter alanına gelmesini söyledi. Steve helikoptere ulaştı ve kapısına zor bir şekilde tutunarak kendini helikopterin içine doğru çekti. Kız arkadaşı da geldi fakat yanında Steve 'in sevmediği erkek kardeşi vardı. Steve biraz bozulsa da bir adaya gideceği için çok sevinçliydi. İçinde kelebekler uçuşuyordu. Helikopter bakımından sonra pilot geldi ve helikopter havalandı. Yaklaşık 1 buçuk saat sonra herhangi bir adaya gideceklerdi. 1 buçuk saat bir türlü geçmek bilmedi. Adayı buldular ve Steve bir delilik yapıp paraşütle atlayalım dedi. Üçü birlikte sırtlarına çantayı takıp atladılar. Steve yere yaklaşınca paraşütünü açtı ve adaya yavaş bir iniş yaptı. İlk atladığı için diğer ikisinden önce indi ve onlara bakıyordu. Kız arkadaşına çok fazla bağırarak yön değiştirmesini söyledi. Denize iniyordu kız. Steve'de kız arkadaşı da yüzme bilmiyordu. Oysa Steve'in yüzme kursu kaydı boşuna duruyordu. Her zaman bir neden çıkarır kursa gitmezdi. Kız arkadaşı tam denize düşeceği an denizden bir köpekbalığı havada kızı yedi. Steve bağırarak ağlamaya başladı. Daha sonra erkek kardeşini unuttuğunu farketti etrafa baktı fakat onu göremedi. Helikopterde çoktan gitmişti. Steve erkek kardeşiyle tıpa tıp aynıydı fakat sadece göz renkleri farklıydı ve buraya gelirken aynı kıyafeti giymişlerdi. Steve sadece adada oturarak yardım bekliyordu. Telefonu da yanında değildi. En sonunda gece oldu. Bölüm 2 Gece olmuştu ve Steve ' in karnı çok acıkmıştı. Etrafı araştırmak aklına geldi yavaş yavaş titreyerek yürüyordu. Yeraltından bir ses duyduğunu zannetti. Sanki tahtaları birbirine çarptırma sesi gibiydi. Ürktü ve yoluna devam etti. Dolunay belirmeye başlamıştı ve heryer karanlığa gömüldü. İlerleyince karşısına bir tavuk çıktı. Steve tavuğu kovaladı ve yumruk atarak öldürdü. Ateş aradı fakat bulamayınca çiğ çiğ tavuk etini yemeye başladı. O tavuk etini yerken sadece mor iki göz büyüklügünde kareler gördü ve bunlar birden yok oldu. Yok olunca çok garip bir ses çıkardı. Steve arkasında birisinin durduğunu yansıyan ve neredeyse görünmeye gölgeden anladı. Arkasını yavaşca dönerken ''şşşşş'' diye bir ses duydu. O an aklına Minecraft Efsanesi adlı kitabındaki Creeper ismindeki yeşil sinir bozucu ses çıkararak patlayan ve güneşten etkilenmeyen yaratık geldi. Olağan gücüyle ileriye atıldı ve koşmaya başladı. Koşarken bir patlama sesi duydu ve yavaşça etrafa bakarak kaçtığı yere döndü. Yerde koskocaman oyuk açılmıştı ve içinde kömür madeni vardı. Steve bu şekilde sabaha kadar koşarak,kaçarak hayatta kalmaya çalıştı. Sonunda güneş yüzünü gösterdi. Steve çok mutlu olmuştu. Eğer Minecraft adasındaysam diye düşündü ve neler yapabileceğini aklına getirdi. Yerden toprak topladı ve bu toprakları dizerek kendisi ayakta dururken ayağının boyuna gelen bir alan çizdi. Sonra ağaçlara yöneldi ve dalları koparmaya başladı. Yavaş yavaş büyük dallar elde etti. Küçük dallara eliyle şekil vererek düz bir sopa haline getirmeye çalıştı. Büyük dalları ise sopaların üzerine koydu. Minik ve ince dallar sayesinde onları birbirine bağlayarak sabitledi. Yerde patlama sonucu oluşan çukura baktı ve içindeki taş parçalarından birisini aldı. Onun yardımı ile baltasının ucunu keskinleştirdi. Bir ağacın yanına gitti ve ağaca sert şekilde vurmaya başladı. Yavaş yavaş odun topluyordu karnı çok acıkmıştı. Fakat açlığı unutmaya çalıştı geçen gece gibi sokakta yaşamak istemiyordu. Ağaçları bloklar haline getirip kendisine küçük bir klube yapmayı planlıyordu. Yeterince odun toplayınca bunları elindeki balta ile kare bloklar haline getirdi. Blokları ilk sıraya kare olarak dizdi ve yaşayabileceği kadar bir ortam oluştuğunu düşündü. Daha sonra üstlerinede yavaş yavaş blok koydu. Yeterince yükseldiği zaman üstünü nasıl kapatacağını düşündü. Bu sefer aklına şöyle bir fikir geldi. Yaptığı tahta blokları orta boy sopa haline getirecekti. Tavan olarak üste odunları dizecekti ve bazı odunlarının altına yere kadar inen sopayı koyacaktı. Biraz tehlikeliydi ama soğuk ve gecenin azılı düşmanlarından korunmak için yapabileceği birşey yoktu. En azından şimdilik öyleydi. Sonunda evini bitirdi ve evine kapı yapmayı düşündü bu sırada karnından gelen gulululu sesini aldırmadı. Yaptığı bloklardan bazılarını üst üste koyup ince dallarla birbirine bağladı ve bunu ince uzun kapı şeklinde kesti. Kapı kolu falan olmayacaktı sadece iterek açılan bir kapı yaptı. Onuda boşluğa yerleştirdi. İçerisi çok karanlık olmuştu. Aklına kömür kullanarak ateş yakıp meşale yapmak geldi. Dışarıya çıktı güneş batıyordu. Kömürü toplamaya çalıştı. Elindeki tahta baltayı kullanıyordu. Sonunda taşı parçaladı arasındaki kömürü alacağını düşünüyordu ama bir baktı kömür ezilmiş ve toz haline gelmiş. Artık kullanılamazdı. Ümitsiz bir şekilde evine döndü. Evinde fazlasıyla odun vardı. Steve'in karnı çok acıkmıştı. Bölüm 3 Kendi yaptığı kulübeye vardığında aklına cam yapmak geldi. Fakat camı nasıl yapacaktı. Camın kum yakılarak yapıldığını biliyordu. Gece yarısı evinde kendisine tahtadan bir torna tezgahı yaptı ve torna tezgahına birkaç tahta ve sopa koydu. Önceden yaptığı ve parçalanmak üzere olan baltasıyla sopayı sertleştirdi. Kılıç yapacaktı ve kılıç için sopa şeklinde bir tahta daha aldı. Küçük dallarla sopaları birbirine bağladı ve kılıç şeklinde keskinleştirdi. Denemek için dışarıya çıktı hem deneyecekti hemde yemek bulacaktı. Fakat kaybolmaktan ve yaptığı evi birdaha bulamamaktan korkuyordu. Burası bir adaydı fakat büyükde olabilirdi küçükte. Riske giremezdi. Dışarıda sessiz adımlarla yürüdü. Ta ki kemik çarpması gibi bir ses duyana kadar. O sesi duyunca panikledi koşmaya başladı arkasına baktı ve bir iskelet ok atıyordu. İskelet peşinden gelmemişti bu yüzden şanslıydı ve hiç bir ok kendisine saplanmadı. Sağına baktı ve büyük bir çığlık attı. Çünkü sağında 3 tane domuz vardı. Hemen domuzlara saldırdı ve üçünüde kılıcı ile parçalara ayırdı. Etleri yerden topladıktan sonra hızlı adımlarla evine gitti. Evine gelince yavaşladı ve korkuya kapıldı çünkü evinin önünde siyah ince uzun bacaklı uzun kolları olan ve mor gözleri olan birşey duruyordu. Adamın evinin önundeki topraktan blokları taşıyordu. Korkudan ona bakamadı ve koşarak evine girmeyi düşündü. Koştu koştu ve ona bakarak ilk gece açılan çukurdan karşıya atladı. Yaratık ona baktığını anlayınca Steve'e korkutucu şekilde dik dik baktı ve yanına ışınlandı. Steve yaratığa vuramadan tekrar Steve'in arkasında belirdi. Steve bir kaç kere yaratığa vurdu fakat öldüremeden yaratık yok oldu. Steve evine girdi ve etleri pişirmek istedi fakat ateşi yoktu. Açlıktan ölmemek için bazılarını çiğ çiğ yedi ve diğerlerini evinde saklamaya karar verdi. Steve daha sonra tahtalarla aynı şekilde torna tezgahında biraz uğraşarak kendisine kürek,kazma,balta, gibi aletler yaptı. Kürek ile evinin köşesinden aşağıya doğru kazmaya başlayan Steve açlığını giderdiği için mutluydu. Fakat hala buradan kurtulmak istiyordu. Yavaş yavaş aşağıya doğru kazdı. Kazdığı yerleri merdiven gibi yapıyordu çünkü geriye çıkmasını bu şekilde kolaylaştırabilirdi. Bir adada yeraltında toprakların arasında örümceklerle boğuşmak çok kötü birşey olur diye düşünmüştü. Kazarken taş gördü ve kazma ile daha kolay kırıldığını farketti. Sürekli kazıryordu. Yaklaşık 20 tane taş toplayınca bunları blok haline getirdi. Torna tezgahında sopa ile taş kullanarak kılıç ve kazma yaptı. Dışarıya baktı sabah olduğunu aldırmadı. Kazarak belki buradan kurtulurum diye düşündü. Bu arada kardeşini merak ediyordu acaba o da buraya mı düştü diye. Kız arkadaşının ölümü aklına geldi ve başka şeyler düşünmeye çalıştı. Kazıyordu hala evet çok aşağıya inmişti. Duvarlara baktı ve birisinde siyah kömür olduğunu gördü taş kazma ile kazarak aldı. Fakat daha fazla aşağıya gidemedi çünkü çok karanlık olmuştu. Kömürü bulmak bunun içinde işine yarayacaktı. Yukarıya çıktığında tekrar geceydi ve kapısının önünde iki beyaz göz farketti. Fakat gözler ona bakıldığını anlayınca kayboldu. Steve çok korkmuştu Minecraft Efsanesi kitabında beyaz gözlü hiçbir yaratık yazmıyordu. Kardeşi ona bir şaka yapıyor olabilir mi diye düşündü. Korka korka dışarıya çıkmak için kapıya yöneldi. Bölüm 4 Kapının yanına yaklaştı kapıyı itmeye hazırlanıyordu. Yağmur yağmaya başlamıştı. Heralde kazı yaparken başladı diye düşündü. Sert bir şimsek kulaklarını zonklattı. Kapıyı sakince ittirdi. İçeriden bakınca kimse yok gibiydi. Dışarıya çıktı ve ilk önce etrafa dikkatlice baktı. Kimseyi göremedi. Kapısının önüne sign koyulmuştu. Üzerinde burayı terket,öleceksin. Yazıyordu çok korktu ve ağlamaya başladı elindeki taş kılıcı ile sağa sola bağırarak yürüyordu. Evinin arkasına gitti arkayada not bırakılmıştı. Okudu şöyle yazıyordu. Merhaba, biliyorsun sen bu adaya düştün. Normalde burası dışarıdaki dünyada görünmüyor. Şimdi kendine soruyorsun peki ben nasıl buraya düşebildim diye. Sen buranın varlığına inandın. Minecraft adasına inandın ve artık buradasın. Hatırlamıyor musun bir gece uyumadan önce keşke orada olup da hayatımı yaşayabilseydim demiştin. Benim nerden bildiğime gelirsek ben seni her zaman izliyordum. Hiç bir zaman izlemeyi bırakmadım. Şuan da bile seni izlemek ile meşgulüm. Boşuna etrafına bakma beni görmen imkansız. Belki sadece gözlerimi görebilirsin. Başka türlü beni gece ve yağmur yağarken görmen çok zor. Zaten havada sisli herneyse evinde sana bir süpriz bıraktım. Görünce belki bana kızacaksın ama yapmak istedim kusura bakma. Sevgiler. Bunu okuduktan sonra aklına garip birşey takıldı. Bir saniye dedi bu kadar şey bir sign'a nasıl sığdı ? Daha sonra neyse diye düşündü ve evine gitti. Korkmuyor da değildi. Aslında çok fazla korkuyordu ama yinede girdi. Girdiğinde yerdeki plate'i farketmeden üzerine bastı. Yaklaşık beş saniye sonra ''çşşşş'' diye bir ses geldi. Kitabı okuduğundan biliyordu sadece Creeper ve tnt blokları bu şekilde ses çıkarıyordu. İkisi de patlayıcı olduğu için bunu düşünerek evinde dışarıya attı kendisini. Evinin dışındaki küçük gölete düştü. Gölet iyiki derin değildi ve ayakları yere deyiyordu. Bir kaç saniye sonra evinin dağılışını izledi. Çok üzüldü ve sudan çıkarak evine bir kere daha baktı. Dağılmış tahta yığınına. Daha sonra ilerledi etrafı araştıracaktı. Yürüdü yürüdü, sabah oldu akşam oldu, yürümeye devam etti. Acıktığında kılıcı ile domuz gördüğünde kesti yedi. Yaratıklarla kaçarak öldürerek savaştı. Yaklaşık 3 gündür uyumuyordu. Yürürken karşısına koyun çıktı ve koyunu yakaladı. Koyunun tüylerini yatak yapımında kullanacaktı. Yürümeye devam etti. Yürüken etrafına bakındı takip eden izleyen birisi var mı ? diye. Fakat kimseyi görememişti. Sonunda bir köye ulaştı. Burada bir sürü ev ve insanlar vardı. Çok sevindi yanlarına koştu fakat onlar cevap vermiyordu. Ne kadar yalvarsada onları konuşturamadı. Onları tek tek öldürmeye başladı. Evlerinde geçindi tarlalarındaki tahılları çaldı ve hergün bir ev patlıyordu köyde. Her gün farklı tuzaklar ve yazılar buluyordu. Böyle geçiniyordu yaklaşık 1 ay sonra köy dağılmıştı. Fakat Steve 'in elinde çok fazla malzeme vardı. Elmas'dan renkli wool'a demire, altına kadar. Bir sürü kullanıcak blok da elindeydi ve büyük bir ev inşa etti. Evini brickstone'dan inşa etti. İçini güzel birşekilde dizayn ettikten sonra balkonuna çıktı. Manzarayı seyrediyordu. Dışarıda bir kurt gördü ve onu eğitmeye karar verdi. Fakat ağaçların arasına bakınca çok korkutucu bir şekilde iki beyaz göz tekrar orada duruyordu. Bu sefer suratıda görebilmişti. Çok korkmuştu fakat gözlerin sahibi yine farkedildiğini anlayınca kayboldu. Dışarıya kurdun yanına yaklaştı kurt hırlıyordu. Not::Hikaye Başka Bir Forumdan Alıntıdır Eğer Devam Ederse Hikaye Yani Yazan Kişi Bölüm 5,6 Vb Yayınlar ise En Kısa Sürede Bende Yayınlarim.... Ek olarak: ---Bölüm 5--- (Heyecanlı bir bölüm olacaktır.) [color=#000000][size=medium][u] Kurda çok basit bir şekilde kendisini sevdirdi. Kurt artık onun saldırdığı kişilere saldırıyor ve onu takip ediyordu. Oturmasını istediğinde oturuyordu bile. Kurt için bir kulübe yapmaya karar verdi. Kulübeyi inşa etti. Hemen evinin yanındaydı. Kulübeye oturturdu ve evine yöneldi. Balkonuna bakınca evinin içerisindeydi yine o beyaz gözlü kişi. Artık sinirlenmişti ve saçma tuzaklarından bıkmıştı. Evine giriyordu. Girişte tuzak var mı diye baktı koyulmamıştı. Eve sinirle girdi. Gizli kutusundan Elmas kılıçı çıkardı ve koşarak üst kata çıktı. Etrafı aradı kimse yoktu bodruma indi bodrumda ufak değişmeler vardı. Sign koyulmuştu ve sign'da benimle evlenir misin ? yazıyordu. Sinirle kılıcını sign'a vurarak onu parçalara ayırdı. Üst kata tekrar çıktı ve yatağına yattı. Kılıcınıda cama fırlattı cam paramparça oldu. İçinden geçirdi ben burada mutlu,huzurlu bir yaşam sürerken bu salak da neyin nesi diye. Aslında ilk düştüğü zamanları hatırladı buradan kurtulmak istemişti. Hala da istiyordu aslında,fakat alıştığı için bu his yavaş yavaş kayboldu ve burada kalma isteği ağır basmaya başladı. O gün birdaha o adamı görmedi evinde çalışmadı odasında dirseklerini masaya dayamış bir şekilde oturup düşünürken aklına Einstein'in bulduğu elektrik geldi. Elektriği bu adada kendisi bulabilirdi. Belkide geçen hafta madende bulduğum kırmızı taş gibi plastik elektrik ile alakalıdır diye aklından geçirdi. O taşı aldı ve yavaş bir şekilde içindeki kırmızı maddeyi çıkardı. Çıkarttığında yanlışlıkla yere düşürdü ve cam kırılma sesi çıkararak kırıldı. Çok üzüldü ve lanet olsun diyerek küfür etti. Her yer kırmızı toz olmuştu. Yerden tozları kürek ile toplayıp bir poşete koydu.Daha sonra bir Demir parçasının içini oydu ve içine tozu döktü. Elinde daha çok toz kalmıştı. Tozun üzerine cam kapattı ve kapadığında bundan kırmızı duman gibi nokta nokta şeyler çıktığını gördü. Elektriği bulduğunu düşündü ve bu tozun kalanını bir sopanın üzerine dökerek sopayı ateşe verdi. Ateş toza ulaştığında söndü ve kırmızı noktalar bundanda çıkmaya başladı. Bu meşaleyi yere yerleştirdi ve kalan tozları dondurarak kablo haline getirdi. Buna red dust ismini koydu. Daha sonra bundan devreler yaptı piston adında ileriye dogru acılan makineler yaptı. Bunlar ile kendi evine savunma sistemleri hazırladı,tuzaklar kurdu maketler yaptı. Hepsini sadece beyaz göz dediği kişiyi yakalamak için yaptı. Bir gün evinde kitaplığından kitap seçmeye çalışırken şöminesinden gelen sesleri dinliyordu. Hemen sağındaki camdan birisi ona bakıyordu eve bu oydu beyaz gözdü. Fakat onu görmemiş gibi davranıyordu birden kafasını ona çevirdi ve hiçkimsenin olmadığını farketti dışarıya çıktı. Dağlara gitti ve etrafa baktı. Önüne birden beyaz göz çıktı ve suratları çok yakındı. İkiside sinirliydi. Fakat beyaz göz'ün alaycı bir bakışı vardı. Bu şekilde bir süre beklediler. Sonra Beyaz göz konuşmaya başladı. Merhaba steve diye söze girdi. Steve:Lanet olsun sen kimsin ? Beyaz:Bence çok iyi biliyorsun steve Steve:Ah! bilmiyorum lanet olsun beni korkutmaya çalışma.Senden korkmuyorum Beyaz:Korktuğunu düşünmüyorum Steve Steve: Bana steve demeyi kes ! lanet olsun sen kimsin Beyaz:Benim adım Herobrine Steve biliyorsun sen buraya inandın. Böyle bir yer olduğuna inandın. İnanarak herşeyi başarabilir miyiz sence steve? Steve: Hayır lanet olsun tamam sanırım evet. Beyaz(bağırararak) Bana lanet olsun demeyi kes seni aşağılık. Ben hayallerinde ruhunu sömüren seni geceleri uyandırıp korkutan uyumaya çalıştığında senin yanına ışınlanan canavarları yönetip onları sana saldırmaya teşvik eden kişiyim.Evet ben buyum lanet olsun ben söylüyorum LANET OLSUUUN ! Ben senin yüzünden böyleyim şu gözlerime bak görebildiğimimi sanıyorsun eğer görebilseydim ilk işim ellerimle seni boğmak olurdu seni geberteceğim ama şimdi degil steve şimdi değil. diyerek kayboldu. Steve arkasından bağırdı heey özür dilerim bilmiyordum. BÖLÜM 6 Final [color=#000000][size=medium][u] Daha sonra üzülerek evine döndü. Onu üzdüğünü düşünüyordu fakat gerçekten düşündüğü gibi iyi birisimiydi Herobrine denilen adam ? Bunu bilmiyordu. Evine gittiginde odasında siyah taşlardan bir kapı yapılmıştı. İçindede mor bir ışık vardı biraz korkarak içerisine girdi ve başka bir dünyaya geldi. Cehennem gibiydi adeta çok korkutucu uçan yaratıklar vardı. Bomba atıyorlardı sarı yanan canavarlar vardı. En kötüsü buradan nasıl çıkacaktı. Acaba tekrar kapıdan geçerse zamanda asılı mı kalırdı yoksa dünyaya geri mi dönerdi ? Allahtan yanıma eşyalarımı aldım diye düşündü. İlerledi ve sonunda her taraftan lav ile korumalı küçük bir cehennem adası gördü. Ortasında bir adam bağırıyordu. Evet bu oydu Herobrine. Kafasını yukarı kaldırmıs bagırıyordu. Hero:Evet,öleceksin Steve:Heeey ! Sen seninle tanışmıştık sen kimsin lütfen bana tam olarak anlatır mısın ? Hero(onu dinlemeden yukarıda birisiyle konusuyormus gibi):Ölmesini istiyorum. Onu ellerimle boğmak istiyorum. Steve: Heeeeeey ! sana sesleniyorum. Beni duyabiliyormusun? Oraya nasıl girdin seni kurtarmak için yapabileceğim birşey varmı ? Hero: Kafasını yavaşca Steve 'e doğru çevirerek. Git burdan dedi. Steve:Lütfen korkuyorum adada yalnızım.Bana yardım et sen kimsin sendemi bu adaya benim gibi bir kaza sonucu düştün. Neler oluyor dağda neden bana senin yüzünden böyleyim dedin. Neden gözlerin beyaz neden garip davranıyorsun lanet olsun neden neler oluyor burada ? Hero birden kaybolur. Steve: lanet olsun bekle neredesin ? Hero:Arkana bak . Steve yavaşca arkasını döner ve herobrine'in arkasında durduğunu farkeder. Çok sinirli bir suratı vardır. Korkutucu görünmektedir.Ve Hero birden bir bıçak darbesi ile steve'in suratını parçalar. Steve yerde can çekişirken Herobrine şunları söyler. Evet biliyorum benim kim olduğumu merak ediyorsun. Seninle aynı kıyafeti giyiyoruz. Aynı suratımız var ve aynı davranıyoruz. Fakat sadece gözlerimiz farklı. Aslında sen bu adaya düşmeden gözlerimizde benzerdi. Fakat sadece onlar farkımızdı yine. Evet ben kardeşinim senin ölen kardeşin benim. Merak edip beni aramadın. Seni sürekli takip ettim yazdığım notlarda benim olduğumu büyük ihtimalle anladın fakat anlamak istemedin. Korkularını yenmekte beni kullanmaya çalıştın. Sen herzaman bir ahmaktın kardeşim. Ben şuan ölüyüm bu konuşan benim ruhum ve beden benim bedenim değil. Minecraft oyununu kuran kişiyi hatırlıyor musun ? İsmi neydi . Notch onun kardeşini öldüren kişi benim. Öldürüp onun bedenine girdim. Amacım seni öldürmek. Gözlerim beyaz çünkü acı çekiyordum. Hayalet gibi dolaşmak beni öldürüyor zaten. Evet senin gibi bende buraya kaza sonucu düştüm. Benim neden öldüğümü biliyorsundur. Helikopterde 2 paraşüt vardı. Birini sen diğerini kız arkadaşın aldı. Benim aldığım sırt çantandı. Beni sevmedin fakat ben seni severdim. Ama artık rollerimiz değişti. Lanet olsun böylemi olması gerekirdi. Lanet OLSUUN ! Ve Steve rüyada olduğunu farkeder uyanır kan ve ter içindedir. Alarmın sesi steve'i uyandırmıştır. Telefonda hatırlatıcı notuna bakar. 1 saat sonra helikopter ile ada gezisine gideceği yazmaktadır. Hemen iptal ettirir. Gece olduğunda evinde yatağında uzanırken Kapı gıcırtısı duyulur. Kapı birden açılır ve...............
GÜN 1
Steve kardeşi brine ile birlikte tatile gidiyordu.Gittikleri yer uzakta olduğu için gemi yerine uçakla gitmeyi tercih etmişlerdi.Her şey yolundaydı.Steve ve brine muhabbet ediyorlardı.Keyifleri yerindeydi çünkü uzun bir süre çalıştıktan sonra tatile gidiyorlardı.Her şey olması gereken halindeydi ki bir sorun çıktı ve aniden uçak düşmeye başladı.Hostes herkez’e yapılması gerekenleri anlatıyordu ama hiç kimsenin umudu yoktu yaşamaya çünkü nasıl olduysa uçağın sağ kanadı tamamen kopmuştu.Ancak kimse neden oldu bir türlü anlayamadı.Kopması için hiçbir neden yoktu.Bu gerçek herkezi daha da korkutuyordu.Uçağın kanadı hiç bir şey yokken nasıl kopardı ki hem hiçbir sorunuda yoktu uçak yolculuktan önce kontrolden geçirilmişti her şeyi sapasağlamdı.Brine steveye düşmeden önce şunları söylemek istedi
-Steve eğer sağ kurtulamazsak bil ki sen her zaman en değer verdiğim kardeşimdin
-Biliyorum brine senin için bende hep aynısını düşündüm
-Steve Hakkını helal et(adam Müslüman )
-Helal olsun kardeşim sende helal et
-Helal olsun steve
Bunları birbirlerine söyledikten hemen sonra uçak düştü.Sert bir düşüş oldu uçak paramparça olmuştu.Uçak bir adaya düşmüştü.Steve kısa süreli bir baygınlık geçirdi.Ayıldıktan sonra etrafına baktığında her şeyin paramparça olduğunu gördü canlı kimseyi göremiyordu.Brine yerinde değildi aradı ama bulamadı uçağın her yerine baktıktan sonra cesedi yoksa hala yaşıyor diye düşünüp sevinmişti.Stevenin tuhaf bir şekilde hiç bir şeyi yoktu sapasağlamdı burnu bile kanamamıştı.Uçağın deposundan alabildiği kadar erzağı alıp yola koyulmaya karar verdi amacı bir yerleşim yeri bulmaktı ama ilk bakışta bura tamamen ıssız bir adaya benziyordu.Bir çanta buldu.Taşıyabileceği kadar yemek aldı eşyalarınıda alıp yola koyuldu.Burası çok güzel bir adaydı cennet gibiydi.Bu adada tuhaf hayvanlar vardı başları ve vücutları dikdörtgen gibiydi.Bütün gün yürüdü ama hiçbirşey bulamadı.Akşam çökmeye başlamıştı.Steve akşamda yürüme kararı almıştı çünkü en hızlı şekilde bulmak istiyordu.Akşam olduğunda ilerlemeye devam ederken mor bir ışık gördü.Işığa doğru koştu.İnsan eğer ışık varsa insanda vardır diye düşünerek çok sevindi ama ışık aniden kayboldu.Steve önce şaşırdı.Ama sonra koşmaya devam etti ve ışığın geldiği yere gitti etrafına bakındı hiç bir şey yoktu ne bir ateş yakıldığına dair kanıt nede bir insan hiç bir şey yoktu.Etrafını iyice kontrol etti ve birini gördü.Sevinçle ona doğru koştu 5 metrelik bir mesafe kaldığında steve onun derisinin yeşil olduğunu fark etti.Şaşırdı steveye doğru gelişi hiç iyi bir geliş değildi.Ama yinede bir insan gibiydi onunla konuşmaya çalıştı ama cevap alamadı bu insanımsı yaratık stevenin tam yanına geldiğinde ona öyle sert bir yumruk attıki steve 10 metre geriye uçtu.Steve çığlık attı çünkü çok acımıştı ama yinede bu darbe pekde ölümcül değildi.Ayağa kalkması kaçması gerekiyordu.Steve ayağa kalkıp kaçmaya başladı. Şansına o yaratık pekde hızlı değildi tam kaçtım diye sevinmişken tam önüne bir ok saplandı.Steve nerden geldiğine baktığında gözlerine inanamadı çünkü bu oku atan bir iskeletti.Bu nasıl olurduki bir iskelet nasıl yürürdü.Bunları düşünecek fazla zamanı yoktu.Deminki yumruğun aksine bir ok her şekilde ölümcül olabilirdi.Olağan hızıyla kaçmaya başladı ama kaçamadı.Bir ok bacağına saplandı.Acı içinde bağırdı ama etrafında kimse olmadığından yardıma kimse gelmedi.Steve ne kadar acısada kaçması gerektiğini biliyordu ayağa kalktı ve tekrar kaçmaya başladı tek ayağını kullanarak kaçmaya çalışıyordu.İskelet bu haldeyken steveden daha hızlıydı.Steve kaçarken önündeki çukuru fark etmedi ve içine düştü artık hiç hali kalmamıştı çok yorulmuştu.Ne yapıcam diye düşünürken bir ses duydu “ssssssss” bu sesten sonra büyük bir patlama oldu ve Steve dayanamadı ve bayıldı.
GÜN 2
Sabah uyandığında hala aynı yerdeydi.Bacağı çok acıyordu.10 dk kendine gelebilmek için hareketsiz kaldı.Patlamadan sonra elbiseleri paramparça olmuştu.Stevenin üstünde mavi bir tişört altında da lacivert bir pantolon vardı.Steve kalktı ve etrafına baktı.Patlamadan sonra çukur daha da büyümüştü.Çukurun içinde yeşilimsi bir deri buldu.Sonra bu çukurdan nasıl çıkacağını düşünmeye başladı.1-2 dakika düşündükten sonra eliyle toprakları kazmaktan başka çaresi olmadığını anladı.Yaklaşık 20 dakika kadar çukurun yanında etrafında toplanmış duvar gibi yerin üstünü kazdı ve sonunda dışarı çıkmayı başardı.Steve delikten çıktığında ilk işi bacağındaki oku çıkarmak oldu.Çok acıyacağını biliyordu ama bu ok eğer çıkarılmasa ölümüne neden olabilirdi.Oku hızlıca çekmeye karar verdi çünkü yavaş yavaş çekerse çok daha acıyabilirdi.3 e kadar saydı.Sonra bir anda oku tüm gücüyle çekti.Öylesine bağırdıki etrafındaki hayvanların hepsi kaçtı.Bacağından kanlar hızlı bir şekilde akmaya başladı.Kanamayı bir şekilde durdurdu.Sonra uçaktan aldığı eşyalarından birini bacağına sardı bu şey şimdilik idare ederdi.Stevenin dinlenmesi lazımdı ama maalesef buna vakti yoktu çünkü barınacak bir yer yapmalıydı.Eğer akşama kadar barınacak bir yer yapamazsa bu sefer yaralı haliyle bu kesin ölüm demekti.Aklı hala o yaratıklardaydı neydi onlar öyle özelliklede akşam arkasında patlayan şey neydi çok merak ediyordu.Bir süre bunu düşündükten sonra önünde bir orman olduğunu fark etti barıncak bir yer yapması için kazma kürek gibi şeyler yapması lazımdı bu odunlardan bunu yapabilirdi.Ağaçların yanına gitti.Sonra bu odunları nasıl kıracağını düşünmeye başladı 5 dk düşündükten sonra aklına hiçbir şey gelmeyince odunu yumruklamaya başladı.Sonra odun garip bir şekilde kırıldı.Neden garip derseniz ağacın üst tarafı hiçbir yerden destek almadan havada duruyordu ve odun kırıldıktan sonra odun yerine küçük tuhaf bir şey düştü bir süre buna dikkatlice baktıktan sonra bunun odunun minyatürü olduğunu anladı.Bu adada ne oluyordu böyle daha dün uçağı düştükten bu yana bir sürü tuhaf şey gördü önceden yaşadığı yerde bunların hiç biri olmamıştı.Ağaç nasıl havada dururdu,bir iskelet nasıl bir yay kullanırdı ve o yeşil derili insanımsı yaratık neydi hepsi aklına takıldı.Sonra yapacak bir şey olmadığında odun kesmeye devam etti yaklaşık 15 dk odun kestikten sonra durdu.Bu arada ağacın dallarını kesince elma ve fidan düşüyordu ama hepsinden düşmüyordu.Düşen fidanları kestiği ağaçların yerlerine dikti.Yeteri kadar odunu olduğunda durdu ve kendine bir çalışma masası yapmak istedi.Böyle konularda becerikliydi çünkü daha önceden küçüklüğünden beri en büyük hobisiydi ağaçlardan ilkel aletler yapmak.Steve ilk önce odunu 4 parçaya ayırdı.Sonra bunları birleştirdi.ve bir çalışma masası yaptı sonra bu masanın üstüne 5 tane odun çıkardı ve bunları meşe ağacı tahtasına dönüştürdü sonra ağaç tahtalarının 4 tanesini aldı ilk önce 2 tanesini birleştirdi sonra üstünden 4 parçaya ayırarak dört tane çubuk elde etti diğer ikisiyle de aynısını yaptı. Geri kalan 16 tahtaların 8 tanesini aldı.1 tane kazma,1 tane balta ve 2 tane kürek yaptı.Geri kalan odunları çantasına koydu.çalışma masasının baltasıyla kırdı ona da aynı şey oldu.Yere minyatürü düştü.Onu da alıp yola koyuldu amacı oyulabilecek yükseklikte 1 tepe bulmaktı.20 dk aradıktan sonra istediği gibi bir ye buldu saat 6’ydı çantasında bir saati vardı.Şimdilik onunla saatin kaç olduğunu biliyordu.Dün saat 7 gibi hava kararmıştı.o yüzden elini çabuk tutması lazımdı.tepeyi oymak için toprağı kazdığında üstündeki toprağın aynı ağaçta olduğu gibi düşmediğini gördü bu onun işine gelirdi.Bunun sayesinde 1 saatte tepeyi yeteri kadar oydu.Sonra çalışma masasını evinin(oyduğu yer artık onun eviydi) içine koydu.Sonra 6 tane hazırda bulunan ağaç tahtasını aldı bunları bir kapı gibi birleştirip üstüne 4 tane eve ışık girmesi için delik açtı ve evin girişine koydu hava 15 dk önce kararmıştı.Steve oturup dinlenmeye başladı saat 8-9 gibi hava tamamen karardı.Steve sırtını duvara yaslayıp olanları düşündü Sadece 2 gün içinde hayatı alt üst olmuştu Brine’ı çok merak ediyordu.Ailesini bir daha görebilecek miydi? Steve çaresizce ağlamaya başladı ve bir süre sonra yorgunluktan uyuyakaldı.
Lütfen yorumsuz bırakmayın.Beğenmeseniz bile bunu paylaşın.sevdiyseniz bir beğeniyi esirg
1 end portal
Bu yazımızda oyunun sonuna gidiyoruz.The End'e gidince sizi bir çok Enderman ve bir adet uçan Ender Dragon bekliyor olacak.Peki buraya nasıl gideceğiz ?
İlk olarak Endermandan Ender Pearl düşürüyoruz.1 tane ile lazım olmuyor en az 12 tane düşürmeniz lazım bu sadece portal için gerekli olacak portalı bulmak için 5-10 kadar daha lazım olacak.Ama bunlarla bitmiyor daha önceden nethere gitmiştik ve oranın yaratıklarından olan Blazeden Blaze Rod düşürmemiz gerekli.Düşürünce craftinge koyunca size 2 adet Blaze Powder vermesi lazım bu B.Powderler bize gitmemize yardımcı olacak.Bu dediklerimizi bulduysanız portalı aramaya geçelim :)
Blaze Powder ve Ender Pearl'leri alt ve üst olarak koyduğunuzda size bir adet Eye Of Ender verecek.
20 tane yapın bana göre 12 tane portala gidecek 8 taneside bulmanıza yardım eder..
Eye Of Ender'leri havaya atın 1 tanesini ve gittiği yöne doğru gidin ve yere düşen Eye Of Ender'i alın yine atın en son artık bir yere gitmeyeceksiniz ve attıkça yere doğru gitmeye başlıyacak.O anda düştüğü yerin altını kazın en son bir boşluğa düşeceksiniz ve size öl bir alan çıkacak.Resmi aşağıda.Bu portalın kenarındaki yerleri Eye Of Ender'le doldurun ve portal açılacak.
Açık Portal :
Portalımızı bu şekilde açtıktan sonra karşınıza bir alan çıkacaktır ve yukarı doğru biraz kazın bir alana çıkacaksınız şu şekilde.
Eşya rehberi
Oyunumuzu açtığımızda elimizde hiçbir şey olmayacaktır. Bu yüzden ilk olarak bulduğunuz ilk ağaçların gövdelerini kesip odun yapmaktır. Daha sonra odunları biriktirerek akşam olmadan kendimize küçük bir ev yapmalıyız. Çünkü akşam olduğunda zombi saldırısına maruz kalabilirsiniz. :)
Daha sonra crafting table adı verilen bir çalışma masası hazırlamalıyız. Çünkü neredeyse her şey bu masa sayesinde hazırlanıyor.
Çalışmamıza ilk olarak çubuk yapmakla başlayalım.
Çubuğu yapmak için odunları yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi yerleştirin. Çubuklarımızı hazırladıktan sonra meşale yapalım ki hem etrafımız aydınlansın ham de bazı zombileri evimizden uzak tutalım. Çünkü bazı yaratıklar ışığa yaklaşamazlar.
Meşale yapmak için bize kömür gerekiyor. Kömürü bulmak için de önce kendimize bir kazma yapmalıyız.
Kazmamı ben taştan yaptım ama siz yeni başladığınız için odundan yapabilirsiniz. Çubukları ve odunları yukarıdaki şekildeki gibi yerleştirmeniz yeterli.
Kömürü bulmak için kendinize güvenli bir yer seçin ve yerin dibine doğru kazmaya başlayın ya da oyunun kendisinin hazırlamış olduğu madenlerden (ya da tünellerden) girerek kömürü bulabilirsiniz.
Kömür soldaki resmin en üstteki gibidir. Siyah benekli taş da diyebiliriz.
Kömürü bulduktan sonra meşale yapabilirsiniz.
Sıra balta yapmakta. Balta, kazmaya göre ağaçların gövdelerini çok daha hızlı keser. Bu yüzden işinize arayabilir.
Ben baltamıda taştan yaptım ama sizde taş yoksa odundan da yapabilirsiniz.
Daha sonra da kürek yapacağız. Kürek ise, balta ve kazmadan çok daha hızlı toprak ya da kumu eşer.
Küreğimizi de yaptıktan sonra sıra çapa yapmaya geldi. Çapa ise isminden de anlaşıldığı gibi ekeceğiniz tohumlar için toprak kazar. Bu da tohumların büyümesini ve sizin acıktığınız zaman yiyecek olarak kullanmanızı sağlar.
Çapamızıda yaptıktan sonra isterseniz kılıç yapabilirsiniz. Kılıçta size saldıran yaratıklara daha güçlü vurup çabuk öldürür.
Eğer kendinize bir kulübe yaptıysanız her evde de olduğu gibi kapıda yapmalısınız.
Kapıyı yerleştirdikten sonra sağ tık ile kapatıp açmak istemiyorsanız kapınızın önüne basınç plakası denilen eşyayı yerleştirmeniz lazım. Bu eşya ise üstüne çıkıldığı zaman otomatik olarak kapıyı açmaya yarar.
Evinizi yaptınız, zombilerden korunabiliryorsunuz ve hayvancılık yapmak istiyorsunuz. Ama hayvanların kaçmasından korkuyorsunuz. Bunun için kendinize bir alan seçin ve o alanın kenarlarına çitleri yerleştirin.
Şekildeki gibi yaptıktan sonra hayvanları güvenle yerleştirebilirsiniz ama hayvanlar çitin üstünden atlayamadığı gibi sizde atlayamazsınız. Bunun için bir çit kapısına ihtiyacınız olabilir.
Bu çit kapısını istediğiniz bir aralığa yerleştirin ve istediğiniz kadar açıp kapatın. :)
Yaratıklar akşam vakitlerinde ortaya çıktığı için evinizde sabaha kadar beklemelisiniz. Bu demek oluyor ki
5-7 dakika sabah olmasınız beklemek oluyor. Eğer bir işiniz yoksa koyunları öldürerek yün elde edin ve bu yünlerle kendinize yumuşacık bir yatak yapın. Bu sayede Geceleri beklemek zorunda kalmazsınız.
Yünleri ve odunları bu şekilde yerleştirdikten sonra yatağınızı istediğiniz bir yere koyabilirsiniz.
Bu arada kendinizi daha iyi korumak için kendinize zırh, pantolon, bot ve kask yapmalısınız. Bu da direncinizi artırır.
İlk olarak zırh yapalım. (ben zırhları demirden yaptım ama siz altın, deri, demir ve elmastan yapabilirsiniz. Yeni başlayanlara kolaylık olması deri ile yapmanızı tavsiye ederim. Deriyi inekleri keserek elde edebilirsiniz. )
İkinci olarak pantolon yapalım.
Üçüncü olarak kask yapalım.
Dördüncü ve son olarak da bot yapalım.
Bunları yaptıktan sonra klavyenizdeki 'E' tuşuna basıp karakterinizi giydirebilirsiniz.
" İyi, hoş, güzel dedik ama karakterimin karnı acıktı. Ne yapmalıyım? "
Sorunun cevabı kılıcınızın ucunda saklı. Kılıcınızı alıp dışarıdaki inek, tavuk ve domuzları keserek yiyecek elde edebilirsiniz. Yiyecekleri çiğ çiğ yediğiniz zaman 2 kutu can veriyor ama fırında pişirip yediğiniz zaman 4-5 kutu can veriyor. Bunun için önce bir fırın yapalım.
Gördüğünüz gibi 8 tane taşı şekildeki gibi yerleştirdiğimizde bize bir fırın veriyor. Fırını yaptıktan sonra yanması için kömür gerekli. Bu yüzden kömürü eksik etmeyin.
Ayrıca yerde gördüğünüz kırmızı ve beyaz mantarları toplayarak kendinize nefis bir güveç yapabilirsiniz. Ama bunun için önce bir kase yapmanız gerekir.
Kaselerimizi yaptıktan sonra crafting tablemize gelip aşağıdaki gibi yerleştiriyoruz.
Ve size nefis bir yemek. Bununla hem canınızı hem de yiyeceğinizi 5-6 kutu doldurabilirsiniz.
Aşağıya oyundaki bir kaç eşyahakkında bilgi verdim umarım size yardımcı olur.
Taş basamak, bir dağa veya yükseğe inşa ettiğiniz evinize çıkarken daha rahat çıkmanızı sağlar. Yani sürekli space tuşuna basmak zorunda kalmazsınız.
Demir blog, Minecraft oyununda karaktere düşmanlara karşı yardımcı olan taş golem adlı dostumuzu yaratmaya, evinizi daha sert, yanmaz ve yıkılmaz yapmanıza ve dekorasyon olarak kullanmanıza yarar.
Cam, evinize daha hoş bir görüntü katar ve evin içinden dışarıdaki manzarayı görmenizi sağlar.
Düğme. Tahta kapıyı faremizin sağ tuşu ile açıp kapatabiliyoruz ama demir kapıda sağ tuş yarar sağlamıyor. Bu yüzden demir kapıları açmak için, kapının hemen yanına düğmeyi koyup düğmeye basmanız yeterli. Ancak düğme 2-3 saniye kapıyı açabiliyor. O yüzden hızlı olmanız lazım.
Ekmek. Her şey güzel giderken sol altta biftek şeklinde olan simgelerin yavaş yavaş azaldığını gördünüz ve tamamen bitince canınızın azaldığını gördünüz. Bu, karakterinizin karnının acıktığını ifade ediyor. Ekmek, biftek, tavuk ve et ile karakterinizin canını artırabilirsiniz.
Harita. Evinizi yaptınız, kömürünüz bitti ya da başka ihtiyaçtan dolayı evden ayrıldınız. Bir süre uzaklaştıktan sonra evinizin nerde olduğunu unuttunuz ve kayboldunuz. Oyunda evinizi ya da madeninizi kaybetmemek için harita yapmanız sizin için çok faydalı.
Kazan. Yaratıklarla savaşmak için daha güçlü olmak istiyorsunuz ya da ateşe karşı dayanıklı.. Bunun için iksir yapmanız lazım. Boş şişe iksir yapmak için temel madde. Ama bu boş şişeleri suyla doldurmanız lazım bu da kazan yardımıyla doluyor.
Pusula. Harita yapmak için gerekli.
Kova. Lav, su ve süt almak için gerekli olan bir malzeme.
Makas. Evinize dekorasyon yapmak istiyorsunuz. Bunun için ağaç yapraklarını seçtiniz ama bir türlü alamıyorsunuz. Ağaç yapraklarını almak için makas kullanmanız lazım. Ayrıca koyunlardan daha fazla yün almak için gerekli.
Merdiven. Dik bir yokuş var ve yokuşun sonunda sizin için gerekli olan bir eşya var. Onu almak istiyorsunuz ve kazmanızı bunun için kullanmak istemiyorsunuz. Merdiven, girinti çıkıntısı olmayan yüksek yerlere çıkmanız için size yardımcı olur.
Olta. Evinizin yanında deniz var. Karnınız acıktı ve etrafınızda hiç hayvan yok. Böyle durumlarda olta gerekir ki balık tutup karnınızı doyurabilesiniz.
Demir parmaklık. Bir hapishane ya da ceza odası yaptınız ve etrafını kapatmak için dayanıklı bir malzeme arıyorsunuz. Bunun için demir parmaklık koymanız yeterli. Bununla hem içini görebilirsiniz hem de lava karşı dayanıklı bir engel oluşturabilirsiniz.
Taş blok. Evinizde dekorasyon olarak kullanmanıza yarar ve hoş bir görüntü katar.
Taş bloğu oluşturmak için gerekli olan TAŞ
Tekne. Canınız sıkıldı ve denizde bir tur atıp etrafa bakmak istiyorsunuz. Bununla denizde hızlı ve güvenli bir şekilde tur atabilirsiniz.
Tuzak kapısı. Evinizi dağın içinde yaptınız ve hemen altınızda maden var. Madene inmek için merdivenleri alt alta koydunuz ama evde gezerken madene inen merdivenin olduğu deliğe düşmek istemiyorsunuz. Bunun için tuzak kapısı kullanabilirsiniz.
Daha hızlı yolculuk yapmak için rayların üstünde hareket eden vagon.
Yay. Canavarlarla savaştınız ve canınız azaldığı için kaçmak zorunda kaldınız. Ama içinizden bir ses sürekli 'Onu öldür!' diyor. Yay ile canavarlardan istediğiniz kadar uzaklıktan ok fırlatarak onları öldürebilirsiniz.
Şalter. Demir kapı ve Redstone' larla yaptığınız devreyi açmak ya da kapatmak için gerekli olan şalter.
Şeker
Tabela. İstediğiniz yere koyarak koyduğunuz yerin ne olduğunu ya da onun hakkındaki bilgiyi yazmak için gerekli olan bir eşya.
Boş şişe. İksir yapmak için gerekli olan eşya.
Odun Kömür. Madenleri dolaştınız ama kömür bulamadınız ve size acil kömür gerekiyor. Odun kömürü yapmak için fırınımızın üst tarafına odunu altına ise tahtayı koyup pişiriyoruz. Ğişirme bittikten sonra bize bir odun kömürü veriyor.
Ok. Yay ile fırlatılan ve yaratıklara değdiğinde canını bir miktar azaltmaya yarar.
Kanepeyi yapmak için 2 tane merdiveni yan yana koyup kenarlarına tabela koymanız yeterli.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilDevamı varmı varsa gelsin lütfen !!
YanıtlaSil